26 Eylül 2011 Pazartesi

Oldu En Sonunda Oldu Bim Bam Bom

Çocukluk hayalim gerçek oldu bimbambom =) Bisiklete binebiliyorum artık sevgili okur. 
Küçükken annem bisiklete binmeme izin vermedi. Bisiklet de aldırmadı. "Arabalar çarpar, düşersin, bıdı bıdı..." O da haklı kendi açısından bakınca, evlendikten sekiz yıl sonra doğmuş, tek çocuk. Üzerine titremesin de ne yapsın ? 

Geliniz görünüz ki, hep içimde ukte kalmıştı bisiklete binmek. Filmlerde filan bisiklete binen güzel kızlara hayranlıkla bakardım. Kendimi hayal ederdim o bisikletlerin üzerinde. 

Öğrenme konusundaki ilk girişimim geçen yıl Datça'da oldu. Devamını getirmediğim için orada öylece kaldı. Nasıl oldu, ne zaman oldu, niye oldu bilemedim, dalıştan arkadaşım Kerem'in eski bisikletini hatırlayacağı ve bisiklete binmek isteyeceği tutmuş. Haftasonu Eymir'de bisiklete bineceğiz dediler. Bana da yeniden heves geldi. Esra da benim gibiydi, o da daha önce hiç bisiklete binmemişti. Biz iki acemi birer bisiklet kiraladık. İlk hafta hiç umut yok gibiydi. Ayağım pedallarla bir türlü buluşmuyordu. Yılmadım. Biraz biraz denge sağlamayı, pedal çevirmeyi becerdim. Pazar günü tekrar gittik. Çok kalabalıktı, pratik yapamadık. Kiraladığımız bisikletin de freni bozuk çıktı. "Kendi bisikletimiz olmadan olmayacak bu iş" dedik. Esra ile birer bisiklet almaya karar verdik. Hatta bisikletlerimize isim bile verdik: Benimki "Mutlu Deniz", Esra'nınki "Mutlu Güneş." Bu isimler nereden mi çıktı ? Esra, müstakbel çocuklarına bu isimleri vermeyi düşünüyormuş. "Bu yakınlarda çocuk yapma ihtimalimiz düşük görünüyor Ayşe. Hiç olmazsa bisikletlerimize verelim bu isimleri " dedi. Ben de çok beğendim hemen kabul ettim. Esra Mutlu Güneş'ini aldı ama ben henüz Mutlu Deniz'imi alamadım. Bahara kaldı.

Bu haftasonu cumartesi günü, önce bir basketbol sahasında alıştırma yaptık. Bu sefer daha iyi bir performans sergileyince, göl etrafında bir tur atmaya cesaret edebildik. Attık da. Epey yorulduk. Ben, dayak yemiş gibi oldum. Bacaklarım ezik, çürük, morluk içinde. Ama değdi. Bisiklete binmek ne keyifli şeymiş yahuuu.


Fotolar: Banu Atav


Bu arada Eymir de olmasa biz Ankaralılar ne yapardık acaba ? Sonbaharda pek güzeldi Eymir Gölü. Geçen yıldan iki kare koyayım. Bu sefer çekemedim zira bisikletle cebelleşiyordum. Sevgiyle kalınız. Bir de bisiklet yolları istiyoruz şehirde. =)


5 yorum:

  1. ey ulu eymir..
    ne büyüksün :))))

    bitanesi annen çok da haksız değilmiş benden söylemesi
    ben ilkokul çocuğuyum daha hani ne der eskiler
    seb-sübyan
    bisiklete biniyorum yaz gğnü sokakta
    şortla
    arabanın biri geldi dokundurdu arkamdan yapıştım yere dizler falan kan revan
    uzanıp arabasının açık camında
    yanacak o bacakalrın cehennemde dediğini anımsıyorum bana
    öyle dehşete kapılmıştım ki
    yaş bile akmadı gözümden kilitlenip kalmışım hayli orada
    o oldu
    bir daha binemedim
    ne zaman kalkışsam araba sesi duydum mu atıyorum kendimi yere
    ne manyaklar var ya
    ruhu kara adamlar diyorum onlara...

    hmmm ben de mi denesem ki yine
    en azından eymirde..
    unutulmaz bir kere öğrendin mi derler
    üstüne çıkıca beceririm şüphesiz

    ha bu arada bacaklardaki morluk haritan nefisti laf aramızda
    özgün çalışma :)))

    YanıtlaSil
  2. senin yaşadığın az buz travma değilmiş ama Nes. ben öylesi bir travma yaşamadığım için, daha cesaretliydim tabi. ama, Banu diye bir arkadaşımız da bisikletle kaza yapmış, o da kaza sonrası binememiş bisiklete. 22 yıl sonra yeniden cesaret edebildi. hep beraber olunca travmaların da üstesinden geliniyor. bu durumda, bir dahaki sefere birlikte gidiyoruz Eymir'e, sana da bir bisiklet kiralıyoruz. anlaştık mı ;)

    YanıtlaSil
  3. Bir kadının zaferi söz konusudur :) ama ama bende istiyorum :( birlikte zafer kazanalım. huhuuu düşe kalka da olsa süreriz, kimse tutamaz...

    YanıtlaSil
  4. Kimse tutamaz Elif bizi yihhuuuuuu ! Bahar gelince, Eymir'de buluşuyoruz o zaman ! Huhuyttt =)

    YanıtlaSil