Kaş'a yıllardır giderim, her seferinde, kafamı gökyüzüne çevirdiğimde yamaç paraşütü yapanları görür, özenirdim ama cesaret edemezdim. Hep "bir dahaki gelişimde mutlaka yapacağım" derdim.
2008 yılının Eylül ayında, Kaş'a çılgın, aklına eseni yapmaktan çekinmeyen Hilal ile gittim. Hilal "hadi biz de uçalım" dedi. Ben herzamanki gibi "bilmem ki", "olur mu ki", "olur yaaa, yaparız işte bi ara, nasıl olsa buradayız daha" diye mızmız modumdaydım, geçiştirmeye çalıştım. Fakat Hilal'i oyalamak ne mümkün. Araştırdı, soruşturdu, rezervasyonları yaptırdı. Ertesi sabah, kahvaltımızı bitirir bitirmez uçuşu yaptıracak firmanın (NaturaBlue) yolunu tuttuk. Kamyonet gibi birşeye bindik. Uçacağımız tepeye doğru yola koyulduk. Yükseldikçe manzara nefes kesici hale geliyordu gelmesine de, kafamdan da binbir türlü felaket senaryosu geçiyordu. Yani o yolculuk sırasında beynime bir chip filan yerleştirilmiş olsaydı da keşke, gelgitlerime herkes tanık olabilseydi. "Yok yok, yapamayacağım, olmaz bu iş", "İnsanlara ne diyeceğim peki =(", "Ayıp olmaz mı, buralara kadar geldik", "Vazgeçtim desem, benimle alay ederler mi ki ? Kesin ederler ! Üffffffffff ! Nereden kalkıştım bu işe yaaaa. Hep Hilal'in yüzünden. Nereden uydum bu kızın aklına =(", "Amaaaan neyse, yapayım bari, olmuşla olacağa çare yok", "Yok yok vazgeçtim, yapamayacağım", "Neyse dur bakalım, hele bi tepeye varalım da" vb. vb. vb. Ama yol bitene kadar böyle kendimi yedim. En sonunda malum tepeye geldik. O noktadan sonra bir cesaret geldi. Merak ağır bastı. "Tamam" dedim "uçacağım".
Uçuş öncesi şöyle oluyor: Bir kere kapalı, spor tipli bir ayakkabınızın olması avantaj. Benim yoktu. Benim gibi hazırlıksız gelenlere verdikleri, eski püskü bir ayakkabıyı geçirdim ayaklarıma. Sonra yelek giyer gibi paraşütü giydim. Dediler ki: "Havalanana kadar koşacaksın. Bu çok önemli. Koşamazsan olmaz bu iş." Ben önde, pilotum arkada, sıra bize gelince, koşmaya başladık. Belli bir yere kadar önden bir arkadaş da beni paraşütümden çekti. Karanın bitmesine yakın, o arkadaş çekildi tabi. Koşmam gerektiği beynimde nasıl yer ettiyse artık, otomatiğe bağlamışım ben, vargücümle koşuyorum. Havalandığımızın, ayaklarımın yerden kesildiğinin farkında bile değilim. Pilotum uyardı, "Tamam artık, havalandık. Boşuna koşuyorsun. Oturabilirsin." O koşma ve havalanabilme stresi bittiği anda, gökyüzünde olduğumu, kuşlar misali uçtuğumu farkedebildim. Sonrası çok keyifliydi. Uçuşlar sanırım 30 dakika filan sürüyor. O sürenin nasıl geçtiğini anlamadım. Pilotumuz artık iniyoruz dediğinde, inmeyi hiç istemedim.
İnsanın hayatta bir kez denemesi gereken şeylerden biri bu bana sorarsanız. Bir kere yaptım. Bir daha yapar mıyım, bilemiyorum. Ama hepinize öneriyorum.
Aşağıda tandem yani pilotlu yamaç paraşütü uçuşunun fotoğrafları var. Aslında video yükleyecektim ama başaramadım. Biraz daha uğrayaşayım, yapabilirsem videoyu da paylaşırım.
Sevgiler.
|
Kamyonete bindik, gidiyoruz. |
|
İşte bu tepenin ucuna kadar koştuk koştuk koştuk, sonra havalandık. =) |
|
Uçuş anı. Ağzım kulaklarımda, tikkatinizi çekerim. =) |
|
NatuaBlue'nun sloganı çok hoştu: "Kuşların neden şarkı söylediğini anlayacaksınız." |
|
Kendi gölgem =) |
|
Kaş Limanı, KUŞBAKIŞI =D
|
"Kuşların neden şarkı söylediğini anlayacaksınız" ama ne kadar güzelmiş bu, gerçekten insanın uçası geliyor, uçup da uzaklara konuvermek..sonra birgün apansız geri dönmek, kanatlarında başka diyarların kokusuyla...
YanıtlaSilnefis olmuş cnaım anlatımların ve fotoğraflar... videoyu da bir daha dene istersen, boyutu büyük gelmiş olabilirmi?
Teşekkür ederim Nil'im. Slogan çok cezbedici gerçekten. Haklısın, boyutu büyük geldi, ben de hiç anlamıyorum bu işlerden. Dün yardım istemiştim ve zaten küçültmüşlerdi boyutunu ama bugün yine ekşicem başlarına sanırım =D
YanıtlaSilayyy ben buna sanırım hiç cesaret edemeyeceğim balığım yaaa...
YanıtlaSilevet evet hem de ben
her halta yarı kör dalan ben
bu yemiyor
latinadan önce olsa daha kolaydı
ama latinadan sonra ben şu lunaparklarlardaki oyuncaklara bile binemez oldum iyi mi..
ayy benim de ne çok travmam varmış yaa
ordan burdan pörtlüyolar
travmalarını severim senin =)
YanıtlaSilben de uçtuktan sonra demiştim ki: "Ay çok sevdim. Yine yaparım, yine uçarım." Ama fos çıktı. Sor bi, "yine uçar mısın" diye, ya da de ki "hadi beraber de uçalım" sıkar biraz =D
Motosiklet ve bu alet galiba asla dediklerim arasında. Ben daha 3.kattan aşağıya bile bakamıyorum:)
YanıtlaSilKendim denemem İdaya ve eşime de engel olurum asla ben tanıkken deneyemeyecekler:)
Bu ne kararlılıktır böyle ! Haklısın ama, kolay kolay cesaret edilecek birşey değil. Hele anne olduktan sonra, öyle sanıyorum ki, bu tür heyecanlar gereksiz geliyordur. Son zamanlardaki kaza haberlerinden sonra ben de şaşıyorum kendime, "iyi cesaret etmişim" diye.
YanıtlaSilGörünce bile yüreğim ağzıma geldi. Sadece diyorum ki, delilerden sen anlarsın konuş onlarla :)
YanıtlaSilDeli'm benim, senin de benden farkın yok aslında ;)
YanıtlaSil